Her çeşit milleti ve inancı bünyesinde barındıran Osmanlı 
				Devleti, 600 yıldan daha fazla süren hâkimiyetini yirminci 
				yüzyılın başında tamamlamak üzereydi. Dışta ve içte yaşadığı 
				mücadelelerle zayıfladığı için giderek topraklarını ve gücünü 
				kaybediyordu. Bu durumundan yararlanmak isteyen güçlü devletler 
				ise Osmanlı’nın paylaşım planlarını hazırlıyordu. 
				
				
				Osmanlı’nın 
				“Düveli Muazzama” olarak adlandırdığı Avrupalı devletlerin 
				aralarındaki ekonomik rekabet, 19. yüzyılda hızlanmış, 20. 
				yüzyılın başında doruk noktasına ulaşmıştı. Avrupa, artık 
				sınırlarına sığmıyordu. Sömürgecilik uğruna Almanya, 
				Avusturya-Macaristan ve İtalya anlaşarak Üçlü İttifak’ı; 
				bunlara karşı sömürgelerini ve çıkarlarını korumak için 
				İngiltere, Fransa ve Rusya birleşerek Üçlü İtilaf’ı 
				kurmuştu. Bloklaşma öncesi Rusya ile Avusturya-Macaristan, 
				Almanya ile Fransa arasındaki çekişmeler, yer yer çatışmalara 
				dönüşmüştü. Nitekim 28 Haziran 1914’te, Avusturya-Macaristan 
				İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Ferdinand ve eşinin bir 
				Sırp milliyetçisi olan 
				Princip (Pirincip) 
				tarafından öldürülmesi, I. Dünya Savaşı’na kıvılcım oldu. 
				
                          
                            
				  | 
                              | 
                     
                          
                            
					I. Dünya Savaşı Öncesi Avrupa'daki Gerginliği
					 
					İfade Eden İllüstrasyon   | 
                            
					Sırp Gavrilo Princip'in 
					Avusturya Arşidükü  
					Ferdinand'a Suikast Girişimi   | 
                           
                         
				
				
				Osmanlı Devleti, 
				başlangıçta İtilaf Devletleri’yle beraber hareket etme arayışı 
				içine girmiş olsa da, bu devletler ekonomisi tükenmiş, ordusu
				Balkan savaşlarında 
				başarısız olmuş, Osmanlı ile yol almak istemiyordu. İtilaf 
				Devletleri’nden umduğunu bulamayan Osmanlı Devleti, olabilecek 
				Rus saldırısına karşı korunmak için ittifak arayışını, 
				Almanya’ya yöneltti.  Almanya ise stratejik konumu, doğal 
				kaynakları ve halifelik sıfatından dolayı Osmanlı Devleti’ni 
				bulunmaz bir fırsat olarak görüyordu. 
				
				
				
				Osmanlı Devleti, 
				2 Ağustos 1914’te Almanya ile gizli bir antlaşma imzalayarak 
				İttifak Devletleri’ne katılır.  Almanya ile bir bağlantının 
				kamuoyunda tepki oluşturacağı düşünüldüğü için görüşmeler gizli 
				sürdürülür. 10 Ağustos 1914’te Akdeniz’de 
				bulunan Goben ve 
				Breslau (Breslav) adlı iki Alman 
				kruvazörü, İngiliz filosundan kaçarak Türk kara sularına girer. 
				Boğazdan geçme izni verilince olaya, İtilaf Devletleri tepkisini 
				koyar. Bunun üzerine Osmanlı 
				Devleti, bu iki gemiyi, daha önce İngilizlere sipariş vererek 
				parasını ödedikleri hâlde alamadıkları iki gemi yerine satın 
				aldıklarını açıklar. Böylece, Yavuz ve Midilli adı verilen bu 
				iki savaş gemisi Osmanlı donanmasına katılmış olur.
				 
				
				
				Plan gereği
				
				27 Eylül 1914’te Amiral Souchon 
				(Suşhon) komutasındaki Yavuz, tatbikat amacıyla çıktığı 
				Karadeniz’de Ruslara ait Sivastopol ve Novorosisk limanlarını 
				bombalar. Bu olay üzerine Rusya 1 Kasım 1914’te, İngiltere ve 
				Fransa 3 Kasım’da Osmanlı’ya savaş ilan eder. Padişah
				Sultan Reşat ise 11 Kasım’da 
				İngiltere, Fransa ve Rusya’ya savaş ilan ettiğini açıklayarak, 
				İslâm Halifesi sıfatıyla bütün Müslümanları cihada çağırır.
				 
                          
                            
				  | 
                            
				  | 
                     
                          
                            
					I. Dünya 
					Savaşına katılışın, Cihat Çağrısı ile Osmanlı Halkına 
					Duyurulması   | 
                            
					Rus Çarlığı'na 
					Ait Sivastopol Limanını Bombalayan
					 
					Yavuz (Goben) Zırhlısı  | 
                           
                          |