Tarihin en kadim
milleti olan
Türkler ilkçağlardan,
Ortaçağın sonlarına kadar Orta Asya’dan, Uzak Doğu, Yakın Doğu,
Hindistan ve Orta Avrupa istikametlerinde birçok göç ve fetihler
yapmışlar. Türlü coğrafyalarda, birçok yurda sahip olmuşlardır.
Bu yurtlardan en önemlisi,
Anadolu’dur.
Geçmişteki birçok
millete, din ve kültüre mekân olan, her dönem stratejik önemini
koruyan Anadolu, Selçuklu Türklerinin fetih hareketleriyle
tarihinde ilk defa topyekûn bir değişime uğramış. Sonraki
devirlerde görülmemiş bir millî ve manevî birleşmeye
kavuşmuştur.
1016 yılından
itibaren yapılan keşif akınlarıyla Anadolu Türk'le, Türk'te
Anadolu'yla çok yakından tanışır. Nihayet, 1071 yılının 26
Ağustos’unda, Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan ile Anadolu’nun
kapıları Türklere açılır. Alparslan’ın oğlu Sultan Melikşah
ise babasının bıraktığı yerden bayrağı devralarak, komutanlarına
o büyük emri verir. “Anadolu’yu fethedin, burayı
milletime vatan yapın…”. Bir yandan Süleyman Şah,
bir yandan da Danişment
ve Mengücek Gaziler, Artuk
ve Saltuk beyler Anadolu’yu
karış karış feth ederler. Bu süreçle Anadolu’nun her köşesi imar
edilir. Bu değişim Anadolu’yu Türkleştirmekte, Anadolu’yu
aydınlatmakta, Anadolu’yu Türkiye yapmaktadır.
Türkler, Bizans’ı
ard arda yenilgilere uğratınca, Bizans artık Anadolu’ya “Türk
Yurdu” demeye başlar. Ancak, Türk ilerleyişini durdurmak için Haçlı seferlerinin başlamasına da
sebep olur.
Tarih, 1243’ü gösterdiğinde Anadolu Selçukluları, Kösedağ’da
Moğollara yenilir. Bu savaş,
Anadolu’daki Türk birliğini
parçalar. Ama bu parçalanma büyük bir birleşmenin de başlangıcı
olacaktır.
BİR CİHAN DEVLETİ “OSMANLI”
Osman Gazi
Fatih Sultan Mehmet
Anadolu Selçuklu Devleti’nin giderek zayıflaması, Anadolu’da Türk beyliklerinin hâkim olduğu
bir dönemi başlatır. Yer, Söğüt-Domaniç yaylası, Osman Gazi’nin
önderliğinde, Kayı boyundan 400 çadırlık bir beylik kurulur.
Anadolu’nun batısında, Bizans’ın kıyısında…
Beyliği, devlet
hâline Osman oğlu Orhan Bey
getirir. İlk defa Orhan Bey döneminde Rumeli’ye, dolayısıyla
Avrupa’ya geçiş gerçekleşir. Osmanlı Türkü’nün Avrupa’da ayak
bastığı ilk yer; Gelibolu’dur.
Yani Çanakkale, Osmanlı’nın Avrupa’daki ilk göz ağrısıdır.
Osmanlı adım
adım, yıl yıl büyümektedir. Orhan Gazi döneminde başlayan
Rumeli’nin fethi, Murat
Hüdavendigar
ile tamamlanır. Avrupalı, sürekli yüklenir, bu kadim millete.
Ancak Türk ilerleyişi gönülleri fethederek devam eder,
Avrupa’nın içlerine. Sultan
II. Mehmet’in,
1453 yılında İstanbul’u fethiyle İslâm dünyasının da en büyük
arzusu gerçekleşir. Bu olayla Avrupa’da barış ve adalet dönemi
başlamış olur. Osmanlı Devleti özellikle Yavuz Sultan Selim
ve Kanunî Sultan Süleyman
ile
yükselişe geçer ve tarihin görmüş olduğu en büyük devlet hâlini
alır.
Bu gelişmelerle
Avrupalıların Türkleri Avrupa’dan ve Anadolu’dan atma ümitleri
uzun bir süre ertelenir. II.
Viyana
kuşatmasındaki yenilgiyleTürkler
artık Avrupa’dan hatta öz vatanları Anadolu’dan da
çıkartılabilir. Bu hırsla Avrupalılar, adına “Şark Meselesi”
dedikleri planı kurgular. Türkler sırasıyla, önce Orta
Avrupa’dan sonra Balkanlar’dan ve nihayet Anadolu’dan da
çıkarılacaktır.