Osmanlı ordusu, I. Balkan Savaşı'nda büyük bir yenilgiye
uğramıştı. Bu nedenle yeniden organize olmaya ve reforma
ihtiyacı vardı. Bu nedenle, Osmanlı Hükümeti 1913 yılında
Almanya’dan askeri ıslah heyeti talep etti. Alman genelkurmayı
da, bu iş için tanınmış generallerinden Liman Von Sanders’i
görevlendirerek Anadolu'ya gönderdi.
I. Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde, Osmanlı ordusu 36
tümenden oluşan 3 orduluk bir güçtü. Seferberlik ilanından sonra
ordu 43 tümene çıkarıldı.
Ordunun başkomutanı, aynı zamanda Padişah ve Müslümanların
Halifesi olan Sultan V. Mehmet Reşat’tı.
Enver Paşa
ise hem Başkomutan Vekili, hem de Padişah damadı olarak tüm
kontrolü elinde tutuyordu. Enver Paşa, ordu üzerindeki bu gücü
eline geçirir geçirmez yaklaşık 1000 kadar üst rütbeli subayı
emekliye sevk etmiş ve çok hızlı rütbe alarak
yükselmiş bazı subayların da rütbelerini indirmişti.
Dönemin Osmanlı
ordusu gerek eğitim, gerekse donanım açısından çok yetersizdi.
Günün askeri teknolojisinden uzak, yaklaşık 4 yıldır cepheden
cepheye çeşitli yerlerde savaşıyordu. Giyim-kuşam, teçhizat ve
askerî malzemeden eksik bu ordunun kimi bölüklerinde 20 ayrı
marka tüfek bulunuyor, kimi tüfekler de hiç çalışmıyordu. Ülkede
cephane üretecek fabrika da yoktu. Cephane, o güne kadar hep
yabancı ülkelerden alınmıştı. Küçük silâhlar için ilk cephane
fabrikası, Liman Von Sanders’in girişimleri ve Alman yardımıyla
1915 başlarında İstanbul’da kurulmuştu.
Osmanlı ordusu, savaşın ilk yıllarında özellikle Gelibolu’da ve
Kafkaslarda cephane açısından büyük sıkıntılar çekti. Alman
müttefiklerin cephane yardımı da ancak savaşın 2. yılında mümkün
olabildi. Bu ordu, cephanenin yanı sıra iaşe zorluğu da
çekmekteydi. Askerin yiyeceği çok zor temin ediliyor, kimi zaman
sıcak bir yemek bile verilemiyordu. Sıcak ülkelerde savaşan
birliklerimiz kuzeye gönderildiklerinde, onlara giysi takviyesi
yapılamıyordu. Bu nedenle Sarıkamış’ta yazlık elbiseyle -40
derece soğukta savaşa sürülen 90.000 kişilik 3. Ordu’nun yüzde
80’i donarak şehit olmuştu.
Savaş sırasında düzgün kayıtlar tutulamadığından, Osmanlı
ordusunun kayıplarının sayısı hiç öğrenilemedi; şehit sayısının
470.000 ile 530.000 arasında, yaralıların 750.000, diğer
nedenlerle ölümlerin de 100.000 civarında olduğu iddia edildi.
Alman Ordusu
Alman ordusu, 1914’te dünyanın en güçlü, en etkili ordusu olarak
tanınıyordu. Kısa bir dönem mecburi askerlikten sonra uzun
süreli ihtiyat görevi yapan erkeklerden oluşuyordu. Çok sayıda
deneyimli üst rütbeli subayların eğittiği bu ordu, disiplini ve
işleyişiyle de dikkatleri çekiyordu.
Alman General Liman Von Sanders
Çanakkale cephesinde çeşitli Alman subaylarından oluşan bir grup
asker görev almıştır. Çanakkale Cephesinde
Türk subay ve askerlerin başına
Alman General Liman Von Sanders,
bütün birlikleri komuta etmek üzere gelmiştir.
İngiliz Ordusu
20. yüzyılın başında İngiliz ordusu, gönüllü ve düzenli
askerlerden oluşan küçük bir güçtü. Boer Savaşı’ndan sonra
İngiliz Savaş Bakanı Richard Haldane, yabancı bir ülkede savaş
ihtimaline karşı
Britanya Seferi Kuvvetleri’ni
(BEF) oluşturdu. Ağustos 1914’te, 250.000 askerden oluşan
İngiliz ordusunun 120.000’i, Britanya Seferi Kuvvetlerine aitti.
Britanya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada gibi sömürgelerinin
dışında dünyanın hemen her yerdeki sömürgelerinde de asker
bulunduruyordu.
Savaş ilanı sırasında Savaş Bakanlığına
Lord Kitchener
atanmış; o da hızla askere alma işlemini başlatmıştı. İlk
günlerde, günde ortalama 33.000 kişi asker olmak için
başvuruyordu. 1916 yılının başında, Britanya ordusuna 2,6
milyon kişi yazılmıştı ama Savaş Bakanlığı daha fazla asker
gerektiğini düşünüyorlardı. Savaş boyunca bu ordunun 1,6 milyonu
yaralanmış, 665.000’i ölmüş, 150.000 kadarı da kayıp ya da ölü
olarak kayıtlara geçmiştir.
Fransız
Ordusu
1914 Ocak ayında Fransız ordusu 777.000 Fransız ve 46.000 koloni
askerinin oluşturduğu 47 tümenlik bir güçtü. 21 bölgesel kolordu
biçiminde teşkilâtlanmış; süvari ve topçu birlikleriyle
donatılmış bu gücün büyük bölümü Fransa'nın doğu sınırında
yerleşikti.
Almanya karşı savaş yapma korkusu, Fransa'ya seferberlik
ilân ettirmiş ve bu yolla yaklaşık 3 milyon kişi askere
alınmıştı. Savaşın ilk günlerinde batı cephesindeki ağır
kayıplar seferberlik yaş sınırını 45’e kadar yükseltmişti.
Fransızlar, Çanakkale'de İngiltere'den sonraki ikinci büyük
güçtü.
Avustralya ve Yeni Zelanda orduları
(AIF + NZEF=ANZAC)
Avustralya, 20. yüzyılın başında Britanya İmparatorluğu’nun
kontrolündeydi. Parlamento üyeleri seçmenlerce seçiliyor,
federal hükümet bir İngiliz Genel Vali tarafından atanıyordu.
Avustralya ordusu 1901’de kuruldu. Başta küçük bir güçtü, kısa
zamanda gönüllülerden oluşan düzenli bir ordu hâlini aldı.
1914’te sayısı 45.000’e ulaşmış olan bu ordu, kanunla silâhlı
eğitim altına alınmış yetişkin erkeklerden oluşuyordu.
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı günlerde Avustralya hükümeti,
Britanya’ya 20.000 kişilik bir güç göndermeyi taahhüt etmişti.
Sadece ülkeyi savunma amacıyla kurulmuş olan düzenli ordudan
ayrılan bu güce de
Avustralya Kraliyet Güçleri (AIF)
adı verildi.
Yeni Zelanda’da ise her erkek, 12 yaşından itibaren askerî
eğitim alıyordu. 1911’de ülke, 25.000 kişilik bir ordu gücüne
ulaştı.
Yeni Zelanda Seferi Kuvvetleri (NZEF)
adıyla Ağustos 1914’te Avustralya Kraliyet Güçleri'ne (AIF)
katıldı.
İlk AIF ve NZEF birliklerini taşıyan gemi, Avustralya’yı 7 Kasım
1914’te terk etti. Bu birlikler, İngiliz silâhlarıyla eğitim
yapmaları için Mısır’a indirildiler. Orada, bir araya getirilen
Avustralya ve Yeni Zelanda kolorduları o günden itibaren
Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu
(ANZAC)
olarak adlandırıldı. Bir kısmı Süveyş Kanalı'nın korumasına
ayrılan bu kolordunun geri kalanı
General William Birdwood
komutasında Gelibolu harekâtına gönderildi.
Hint Ordusu
Hint Ordusu,
Lord Kitchener
tarafından, ordu komutanı olduğu 1902-1909 yılları arasında, 10
tümene ayrılmış 155.000 ile 80.000 kişilik bir iç güvenlik
güçlerinden oluşturulmuştu. Piyade ve süvarinin dörtte biri,
topçunun da tamamı İngilizlerden oluşuyordu. Savaşın başında
Avrupa'daki batı cephesine ilk olarak 70.000 kişi gönderildi.
Hintli askerler, Mezopotamya,
Gelibolu,
Filistin, Mısır ve Doğu Afrika’da da savaştılar.
Kanada
Güçleri
1914’te Kanada, özellikle liman bölgelerini korumak amacıyla
3000 kişilik bir düzenli ordu bulunduruyordu. Bu ordu,
gönüllü milis güçlerinden oluşuyordu. Savaş çıkma olasılığına
karşı Kanada hükümeti, 1914 yazında Kanada Seferi
Kuvvetleri’ne asker toplama kararı aldı.
Ekim 1914’te 30.000 Kanada askeri İngiltere’ye eğitime geldi.
Korgeneral William Anderson komutanlığındaki 1. Kanada Tümeni
Şubat 1915’te batı cephesine ayak bastı ve doğrudan Ypres
savaşına girdi. Bu askerlerin bir kısmı İngilizler’le birlikte
Gelibolu’ya
da geldi.